Kayakları arabanın üstüne koydu.
- He put the skis on top of the car.
Bu kitabı diğerlerinin üstüne koy.
- Put this book on top of the others.
Deprem vurduğunda masanın üstündeki her şey tıkırdamaya başladı.
- Everything on top of the table started rattling when the earthquake hit.
Parmaklığın üstünde iki çocuk oturuyor.
- Two children are sitting on top of the fence.
I have sorted out the problems and am now on top of the situation.