Hava test uçuşu için uygun görünüyordu.
- The weather seemed favorable for the test flight.
Prognoz uygun görünmüyor.
- The prognosis does not look favorable.
O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.
- He made a favorable impression on his bank manager.
Senin oyununla ilgili olumlu eleştiriler gelecek basımda görünecek.
- A favorable review of your play will appear in the next issue.
Onun yeni kitabı tatminkar bir alışla karşılaştı.
- His new book met with a favorable reception.
Sizden tatminkar bir yanıt almayı dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to receiving a favorable answer from you.
Hava güzel olması koşuluyla, katılım iyi olmalı.
- Attendance should be good provided the weather is favorable.
Hava güzel olması koşuluyla, katılım iyi olmalı.
- Attendance should be good provided the weather is favorable.