full (with), or packed (with some material or substance)

listen to the pronunciation of full (with), or packed (with some material or substance)
English - Turkish

Definition of full (with), or packed (with some material or substance) in English Turkish dictionary

stuffed
{s} doldurulmuş

Ken'in dükkanındaki kocaman içi doldurulmuş ayıyı almak istedim ama satılık değildi. - I wanted to buy the huge stuffed bear at Ken's store, but it was not for sale.

Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi. - Tom gave his daughter a stuffed bunny.

stuffed
(Gıda) doldurulmuş dolma
stuffed
{f} doldur

Ken'in dükkanındaki kocaman içi doldurulmuş ayıyı almak istedim ama satılık değildi. - I wanted to buy the huge stuffed bear at Ken's store, but it was not for sale.

Çocuk ağzına kek doldurdu. - The boy stuffed cake into his mouth.

stuffed
{s} tıkalı

Bu ilaç tıkalı burun için harikalar yaratacaktır. - This medicine will do wonders for a stuffed nose.

Tom'un tıkalı bir burnu var. - Tom has a stuffed-up nose.

stuffed
{s} içi doldurulmuş

Ken'in dükkanındaki kocaman içi doldurulmuş ayıyı almak istedim ama satılık değildi. - I wanted to buy the huge stuffed bear at Ken's store, but it was not for sale.

stuffed
{s} tıkanmış

Burnum gerçekten tıkanmış, bu yüzden mutfaktan gelen herhangi bir şeyin kokusunu alamıyorum. - My nose is really stuffed, so I can't smell anything coming from the kitchen.

stuffed
{s} dolmuş
English - English
stuffed
full (with), or packed (with some material or substance)
Favorites