English - Turkish
Definition of from the same time period, coexistent in time in English Turkish dictionary
- contemporary
- çağdaş
Birçok Avrupalı araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.
-Although many European researchers have studied ancient Persian literature in the nineteenth century, the new world is not paying attention to our contemporary literature.
Eski olanlarının yanı sıra çağdaş Farsça şiirler batı dünyasında bilinmemektedir.
-Contemporary Persian poems haven’t been known in west world as well as ancient ones.
- contemporary
- modern
- contemporary
- {i} eşzamanlı şey
- contemporary
- günümüzecontemporary with ile çağdaş
- contemporary
- eş zamanlı şey
- contemporary
- aynı zamana ait
- contemporary
- {s} aktüel
- contemporary
- yaşıt
- contemporary
- akran
- contemporary
- {i} aynı zamanda yaşamış olan kimse
- contemporary
- çağdaş (akın/yazar/vb.)
- contemporary
- diğeriyle aynı dönemde doğan/yaşayan kimse
- contemporary
- {s} eş zamanlarda yaşamış olan
- contemporary
- {s} çağcıl
- contemporary
- asri
- contemporary
- {s} çağdaş, muasır
- contemporary
- (sıfat) modern, çağcıl, aktüel, günümüze ait, çağdaş, yaşıt, eş zamanlarda yaşamış olan
Related Terms
English - English
Definition of from the same time period, coexistent in time in English English dictionary
- contemporary
from the same time period, coexistent in time
Hyphenation
from the same time period, co·ex·ist·ent in timePronunciation
Resimler
Favorites