Aoi'nin hobisi dans etmektir.
- Aoi's hobby is dancing.
O, müzikten çok daha fazla dans etmeyi seviyor.
- He likes dancing, much more music.
Sahnede dans eden adam benim amcam.
- The man dancing on the stage is my uncle.
O, müzisyenlik ve dansçılık dersleri alıyor; yüzme ve tenis derslerini saymıyorum.
- She takes singing and dancing lessons, not to mention swimming and tennis lessons.
Onun canı dansetmek istedi.
- She felt like dancing.
... to dance with me. ...
... observers to a ritual dance symbolizing oneness with god ...