Onun kız kardeşi ile ben iyi arkadaşlar olacağız.
- His sister and I will be good friends.
Mike ve Ken arkadaşlar.
- Mike and Ken are friends.
Tom sadece sizinle arkadaş olmak istiyor.
- Tom just wants to be friends with you.
Tom sadece arkadaş olmak istedi. Ancak, Mary çok daha fazlasını istedi.
- Tom wanted to be just friends. However, Mary wanted much more.
Benim en iyi dostum bir kitaptır.
- My best friend is a book.
Gerçek dostluk paha biçilmezdir.
- True friendship is priceless.
Beni seven bir arkadaşım var.
- I have a friend who loves me.
Süngerbob ve Patrick arkadaştır.
- Spongebob and Patrick are friends.
Kız kardeşinle arkadaş olmak istiyorum.
- I want to make friends with your sister.
Nancy ile arkadaş olmak istiyorum.
- I want to make friends with Nancy.
O, bir arkadaş değil ama bir tanıdıktır.
- He is not a friend, but an acquaintance.
Japonların tanıdıklarına karşı çok cana yakın oldukları ve tanımadıklarına çok ilgisiz oldukları söyleniyor.
- It is said that the Japanese are very friendly to those that they know, and very indifferent to those they don't.
Nancy ile arkadaş olmak istiyorum.
- I want to make friends with Nancy.
Kız kardeşinle arkadaş olmak istiyorum.
- I want to make friends with your sister.
Adanın sakinleri cana yakındır.
- The inhabitants of the island are friendly.
Tom Mary'nin o kadar cana yakın olacağını ummuyordu.
- Tom didn't expect Mary to be so friendly.
Köpekler insanın en yakın arkadaşlarıdır.
- Dogs are man's closest friends.
Erkek arkadaşım akıllı, yakışıklı, ve cana yakındır.
- My boyfriend is smart, handsome, and friendly too.
Ben Tom ile arkadaş olmak için elimden geleni yaptım.
- I did my best to make friends with Tom.
Kız kardeşinle arkadaş olmak istiyorum.
- I want to make friends with your sister.
Onunla arkadaş olmak istemiyorum.
- I don't want to be friends with him.
Seninle arkadaş olmak istemiyorum.
- I don't want to be friends with you.
Bütün arkadaşları onun planını destekledi.
- All his friends backed his plan.
Beni zeka olarak destekleyecek çok arkadaşım var.
- I have a lot of friends to support me mentally.
Arkadaşım, genellikle çalışmalarıyla oğluma yardımcı olur.
- My friend usually helps my son with his studies.
Ona yardımcı olacak arkadaşı yoktu.
- He had no friend to help him.
Duydum ki İngiliz insanlarla arkadaşlık kurmak zaman alıyor.
- I hear it takes time to make friends with the English people.
See.
In fact, he could be so mean to the others in the pet store they would often call him Nigel No Friends when he wasn't listening.
I’m not a friend of cheap wine.
You’d better watch it, friend.
To make a function be a friend to a class, the reserved word friend precedes the function prototype.
One of the most used features of MySpace is the practice that is nicknamed friending. If you friend someone, then that person is added to your MySpace friends list, and you are added to their friends list.
Lo sluggish Knight the victors happie pray: / So fortune friends the bold .
... I do not expect to convince my Republican friends ...
... People want to watch it with friends and family. ...