Bu dükkâna her ne zaman gitsem, taze pişmiş taiyaki kekleri satıyorlar.
- Whenever I go to this store, they're selling freshly baked taiyaki cakes.
Taze yapılmış kahveyi koklamak çok harika!
- It's so wonderful to smell freshly made coffee!
Yeni demlenmiş kahve kokusunu seviyorum.
- I love the aroma of freshly brewed coffee.
Yeni pişirilmiş bir kek kolayca kesilmez.
- A freshly baked cake doesn't cut easily.
Taze ıstakozun görünüşü iştahımı açtı.
- The sight of fresh lobster gave me an appetite.
Tazelik bizim önceliğimizdir.
- Freshness is our top priority.
Anılar çok taze ve canlıdır.
- The memories are very fresh and vivid.
Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
- Fish such as carp and trout live in fresh water.
Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.
- Fish like carp and trout live in fresh water.
O üniversiteden yeni mezun bir İngilizce öğretmenidir.
- She is an English teacher fresh from college.
Tom taze suyla yeniden doldurmadan önce, suyu şişeden boşalttı.
- Tom emptied the water out of the bottle before he refilled it with fresh water.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Bana karşı küstahlık yapma.
- Don't be fresh to me.
Bu dükkâna her ne zaman gitsem, taze pişmiş taiyaki kekleri satıyorlar.
- Whenever I go to this store, they're selling freshly baked taiyaki cakes.
Taze pişmiş ekmek kokusunu severim.
- I like the smell of freshly-baked bread.
Paranın konuştuğu bu sert, küçük dünyada, onun hayat tarzı derin bir nefes taze hava gibi.
- In this harsh, petty world where money does the talking, his way of life is like a breath of fresh air.
O balık tatlı suda yaşar.
- That fish lives in fresh water.
Bu balığın bir tatlısu balığı olduğuna inanıyorum.
- I believe this fish is a freshwater fish.
Taze hava sağlıklı olmak için gereklidir.
- Fresh air is necessary to good health.
Gıda, taze ve sağlıklıdır.
- The food is fresh and healthy.
Biraz serin tatlı su iç.
- Drink some cool freshwater.
Bu dumanlı havanın odadan çıkmasına ve biraz temiz havanın içeri girmesine izin ver.
- Let this smoky air out of the room and let some fresh air in.
Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
- Flowers and trees need clean air and fresh water.
He freshly pinched her bottom...and she liked it.
The freshly picked flowers will wilt in a few days but for now are still fragrant.
They went on very well with their work until it was nigh done, when there came the second epistle to Noah's fresh, and away went their mill, shot, lock, and barrel.
Additional changes that occur when water enters the lungs depend on whether the water is fresh or salt.
With fresh material, taxonomic conclusions are leavened by recognition that the material examined reflects the site it occupied; a herbarium packet gives one only a small fraction of the data desirable for sound conclusions. Herbarium material does not, indeed, allow one to extrapolate safely: what you see is what you get.
QA uses a fresh copy of the old version to test backward-compatibility of new add-ons.