O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- He often eats breakfast there.
Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
Yaşım hakkında sıkça yalan söylerim.
- I often lie about my age.
Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
- Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir.
- A totally ordered set is often called a chain.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Ben bir çocukken çoğu zaman denizde yüzmeye gittim.
- When I was a child, I often went swimming in the sea.
Suç çoğu kez yoksullukla ilgilidir.
- Crime has often been related to poverty.
Çoğu kez onun zorbalık yaptığını gördüm.
- I've often seen him bullied.
Birçok durumda, onu yapmak imkansız.
- In many cases, doing that is impossible.