free; unrestrained; unconfined

listen to the pronunciation of free; unrestrained; unconfined
English - Turkish

Definition of free; unrestrained; unconfined in English Turkish dictionary

broad
engin
broad
geniş

Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi. - I am told he has a broad back.

Onun geniş omuzları var. - She has broad shoulders.

broad
{s} genel, ayrıntılara girmeyen. i., argo eksik etek, kadın
broad
{i} karı
broad
uçsuz bucaksız
broad
genişliğinde
broad
belli
broad
genel

Genellikle, köpekler kedilerden daha sadıktırlar. - Broadly speaking, dogs are more faithful than cats.

broad
{s} enli
broad
umumi
broad
{s} göze çarpan
broad
geniş enli
broad
serbest
broad
broad daylight güpegündüz
broad
açıklık
broad
Broad Churchingiliz kilisesinde serbest fikirli zümre
broad
(isim) kadın, karı
broad
belli başlı
English - English
broad
free; unrestrained; unconfined
Favorites