Yanında iki kutu bedava ayakkabı cilası ile birlikte onlar sadece 50 dolar.
- They're only $50 with two cans of shoe polish free of charge.
Onu parasız alabilirsiniz.
- You may get it free of charge.
Bileti ücretsiz aldım.
- I got the ticket free of charge.
Bana ücretsiz bir numune gönderir misiniz?
- Would you be willing to send me a sample free of charge?
Nezaketiniz takdir edilmektedir.
- Your courtesy is appreciated.
Tom üzgün olduğunu söyleme nezaketinde bile bulunmadı.
- Tom didn't even have the courtesy to say that he was sorry.
They were giving the tickets away free of charge.
Buy two and pay for just one – the other is free of charge.