forward; early; first ripe

listen to the pronunciation of forward; early; first ripe
English - Turkish

Definition of forward; early; first ripe in English Turkish dictionary

hasty
{s} aceleci

Bir aceleci sırtlan boynuz ısırır. - A hasty hyena bites the horn.

Sami aceleci bir sonuca vardı. - Sami drew a hasty conclusion.

hasty
{s} çabuk
hasty
{s} ivedi
hasty
{f} acele ile
hasty
ivecen
hasty
telesik
hasty
acele

O bana cevap vermede biraz acele idi. - She was a bit hasty in answering me.

Şimdi acele etme, lütfen. - Now don't be hasty, please.

hasty
aceleye gelmiş
hasty
hastiness acelecilik
hasty
{s} tez
hasty
su veya sütle yapılmış mısır lapası
hasty
{s} telaşçı
hasty
{s} hızlı

Bu hızlı bir çeviriydi. - This was a hasty translation.

hasty
telâş
hasty
{s} çabuk sinirlenen
hasty
{s} düşüncesiz
hasty
aceleci/acele
hasty
(sıfat) acele, çabuk, hızlı, ivedi, tez, aceleci, telaşçı, çabuk sinirlenen, düşüncesizce yapılmış
English - English
hasty