Yanan binadan kurtarılacak kadar iyi bir talihe sahipti.
- He had the good fortune to be rescued from the burning building.
Ben sansüre inanıyorum. Onun sayesinde bir servet yaptım.
- I believe in censorship. I made a fortune out of it.
O ölmeden bir hafta önce vasiyetini değiştirdi,bütün servetini köpeği Pookie'e bıraktı.
- A week before she died she changed her will and left her entire fortune to her dog Pookie.
Yanan binadan kurtarılacak kadar iyi bir talihe sahipti.
- He had the good fortune to be rescued from the burning building.
Güzel bir kızla evlenmek için iyi şansı vardı.
- He had the good fortune to marry a pretty girl.
Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.
- You'll make a fortune by taking a chance.
Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.
- You'll make a fortune by taking a chance.
Herkes kendi kaderini çizer.
- Everybody is the architect of their own fortune.
Sami tüm servetini hayır kurumuna bıraktı.
- Sami left his entire fortune to charity.
Tom bütün servetini hayır için bağışladı.
- Tom donated his entire fortune to charity.
Bunu yaparak bir servet kazanabilirdim.
- I could make a fortune doing this.
Tom muhtemelen bir servet kazanacak.
- Tom will probably make a fortune.
Then the heerdmen, fleed and went there ways into the cite, and tolde everythinge, and what had fortuned unto them that were possessed of the devyls.
... but by the fortunes of geography, no place in the ancient world ...
... my case, it enhances my commercial fortunes, because people who get the book for free then ...