forscher

listen to the pronunciation of forscher
English - Turkish

Definition of forscher in English Turkish dictionary

researcher
{i} araştırmacı

Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı. - The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes.

Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar. - The researchers use the portal to enter into a different part of the universe.

explorer
kaşif

James Cook bir İngiliz kaşifti. - James Cook was a British explorer.

Kristof Kolomb bir kaşif değildi çünkü denizi seviyordu. O bir kaşifti çünkü İspanyol hapishanelerinden nefret ediyordu. - Christopher Columbus wasn't an explorer because he loved the sea. He was an explorer because he hated Spanish jails.

explorer
{i} kâşif

James Cook bir İngiliz kaşifti. - James Cook was a British explorer.

İlk kaşifler navigasyon için yıldızları kullandılar. - Early explorers used the stars for navigation.

explorer
(Tıp) Dişte çürük, yenme v.b. durumları tesbite yarayan sivri uçlu dişçi aleti
explorers
kaşifler

Ormandan gelen sesler kaşifleri korkuttu. - The voices coming from the jungle frightened the explorers.

İlk kaşifler navigasyon için yıldızları kullandılar. - Early explorers used the stars for navigation.

explorer
{i} (keşifte bulunmak amacıyla) (bir bölgeyi) dolaşan kimse
explorer
{i} araştırmacı

Araştırmacılar mağarada bir iskelet keşfettiler. - The explorers discovered a skeleton in the cave.

Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı. - The explorers began to suffer from a severe lack of food.

explorer
(Tıp) Araştırma ve muayenede kullanılan herhangi bir alet
researcher
{i} arama çalışması yapan kimse
German - English
researcher
researchers

The researchers trained monkeys to play a video game. - Die Forscher haben Affen ein Videospiel beigebracht.

Researchers say that it's easier to lose weight if you eat three square meals a day. - Forscher sagen, dass es einfacher ist, Gewicht zu verlieren, wenn man drei anständige Mahlzeiten am Tag verzehrt.

explorer
research scientist
research scientists
explorers
brisker
Die Forscher sind sich über … nicht einig.
The researchers disagree about …
Die Forscher verfolgen einen Irrweg, wenn sie sich auf diese Methode konzentrier
Researchers are barking up the wrong tree by focusing on this method
Er fürchtete, ein anderer Forscher könnte ihn ausbremsen und es zuerst publizier
He was afraid another researcher was going to steal a march on him and publish first
angestellter Forscher
corporate researcher