Uzun zaman önce terkedilmiş küçük kasaba zamanla donmuş gibi görünüyor.
- The small town, abandoned long ago, seems frozen in time.
Ben, sevdiğim tek kadın tarafından terkedilmiş hissediyorum.
- I feel abandoned by the only woman I love.
O, terk edilmiş binaları seviyor.
- He likes abandoned buildings.
Tom kaçırıldı ve kaçıranlar tarafından Park Caddesinde terk edilmiş bir binada tutuldu.
- Tom was kidnapped and held by his captors in an abandoned building on Park Street.