Bu formları doldurarak bütün sabahı harcadım.
- I spent the entire morning filling out these forms.
Bu formları doldurmanız gerekiyor.
- You need to fill out these forms.
Tom bu formları doldurmak zorunda.
- Tom has to fill out these forms.
Birçok hayat formu kayboluyor.
- Many forms of life are disappearing.
Esperantoda çoğul oluşturmak için tekil isme j ekle.
- To form the plural in Esperanto, add a j to the singular.
Kıtalar yaklaşık 250 milyon yıl önce Pangea adında bir süper kıtayı oluşturmak için bir araya geldiler.
- About 250 million years ago, the continents came together to form a supercontinent called Pangea.
Yüzmek bir egzersiz biçimidir.
- Swimming is a form of exercise.
Öyleyse ben de dosya biçimini değiştirmeyi deneyeceğim.
- I'll try to change the file format then.
İletişim birçok şekiller alır.
- Communication takes many forms.
Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
- Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
Davranış vaazın en yüksek biçimidir.
- Behaviour is the highest form of preaching.
Resmi savaş beyanları 1942 yılından bu yana ABD tarzı değildir.
- Formal declarations of war haven't been the United States's style since 1942.
Karakteristik demokrasi, ülke yönetiminin bir şeklidir.
- Representative democracy is one form of government.
Tom eski bir vücut geliştirmeci.
- Tom is a former bodybuilder.
Düz bir sıra oluşturun.
- Form a straight line!
Bu bir başkaldırı yöntemidir.
- It's a form of rebellion.
Başvuru formuna fotoğrafınızı yapıştırmanız önemlidir.
- It is important that you attach your photo to the application form.
Resmi bir işlem yapılmadı.
- No formal action was taken.
Bizim bedenimiz dört elementten oluşur: toprak, ateş, su ve hava.
- Our body was formed out of four elements: earth, fire, water, and air.
Tom çok resmi olmak zorunda değil.
- Tom doesn't have to be so formal.
Tom çok resmi olmak zorunda değildi.
- Tom didn't have to be so formal.
Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.
- All forms of life have an instinctive urge to survive.
Ulaşımın hangi türünü kullandın?
- What form of transportation did you use?
Çeşitli bulut oluşum türleri vardır.
- There are several kinds of cloud formations.
Sami'de bir çeşit paranoyak şizofreni vardı.
- Sami had some form of paranoid schizophrenia.
Onlar beşer kişilik gruplar oluşturdular.
- They formed themselves in groups of five.
İngiltere ve İskoçya, 1 Mayıs 1707'de birleşti ve Büyük Britanya Krallığı'nı oluşturdu.
- England and Scotland were unified on May 1, 1707, to form the Kingdom of Great Britain.
O, hastalığından sonra, eski halinin sadece bir gölgesidir.
- After her sickness, she's only a shadow of her former self.
'person''ın çoğul hali 'people''dır, 'persons' değildir.
- The plural form of 'person' is 'people', not 'persons'.
Düz bir sıra oluşturun.
- Form a straight line!
Biçim geçici, sınıf kalıcıdır.
- Form is temporary, class is permanent.
On beş yıl önceki mezuniyetten beri eski sınıf arkadaşlarımla hiç karşılaşmadım.
- Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.
O bir göz biçiminde gizemli tılsıma sahiptir.
- He has a mysterious talisman in the form of an eye.
From the sixth form will come the scholars and the administrators.
Throughout this chapter we will work with a form in a new project.
The Egyptians therefore in their hieroglyphics expressed a melancholy man by a hare sitting in her form, as being a most timorous and solitary creature.
Insects form the biggest family group in nature's kingdom, and also the oldest.
The prefect grabbed me by the shoulders and steered me down a passageway, and down another and finally through a door that led into a long, low dining-room crowded with loudly breakfasting boys sitting on long, shiny oak forms, as benches used to be called.
By adding -ness, you can form a noun from an adjective.
Jim has form..
What do you do to stay in shape?
- Formda kalmak için ne yaparsın.
You're in better shape than I am.
- Siz benden daha çok formdasınız.
An athlete must keep in good condition.
- Bir atlet formda olmalıdır.
Physical fitness requires time and dedication.
- Fiziksel form zaman ve özveri gerektirir.
Many forms of life are disappearing.
- Birçok hayat formu kayboluyor.
Tom has to fill out these forms.
- Tom bu formları doldurmak zorunda.
Some people stay trim even without going to a gym.
- Bazı insanlar bir spor salonuna gitmeden bile formunda kalırlar.
... But if we embrace different narrative forms, different ...
... garage. We will be able to create life forms that don't exist today. ...