formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense

listen to the pronunciation of formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense
English - Turkish

Definition of formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense in English Turkish dictionary

used to
alışkın olmak
used to
öğür
used to
-ardı
used to
alışık olmak
used to
yapardı

Büyükbabam kendisi için mobilya yapardı. - My grandfather used to make furniture for himself.

Bir üniversite öğrencisi iken öyle yapardın. - You used to do so when you were a university student.

used to
kullan

Twitter'ı kullanırdım, fakat sonra onu sıkıcı biraz buldum, bu yüzden onu kullanmayı durdurdum. - I used to use Twitter, but then found it a bit boring, so I stopped using it.

O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır. - That's the computer he used to write the article.

used to
ederdi

O, ondan nefret ederdi. - She used to hate him.

Robert hafta sonlarında dükkânda babasına yardım ederdi. - Robert used to help his father in the store on weekends.

used to
geçmiş zamanda yapılan
used to
alışık

Askerler tehlikeye alışıktırlar. - Soldiers are used to danger.

Bay Kaifu halka açık konuşmalar yapmaya alışıktır. - Mr Kaifu is used to making speeches in public.

used to
alışkın

Erken kalkmaya alışkınım. - I'm used to getting up early.

Erken kalkmaya alışkınım. - I'm used to keeping early hours.

English - English
used to

I used to know a guy from the UK who pronounced mother without the r.

formerly; once, but no longer; thus forming the imperfect tense
Favorites