Çalışanlar bir birlik oluşturmak istiyor.
- The employees want to form a union.
Bir kabine oluşturmak zordur.
- Forming a cabinet is difficult.
Sevmek ve sevilmek, bunlar mutluluğun büyük biçimleridir.
- To love and to be loved, these are the biggest forms of happiness.
Bazı insanlar reklamın bir beyin yıkama biçimi olduğunu düşünüyorlar.
- Some people think that advertising is a form of brainwashing.
Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
- Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
Oradan bir şekil ortaya çıktı.
- A form appeared from over there.
Davranış vaazın en yüksek biçimidir.
- Behaviour is the highest form of preaching.
Resmi savaş beyanları 1942 yılından bu yana ABD tarzı değildir.
- Formal declarations of war haven't been the United States's style since 1942.
Karakteristik demokrasi, ülke yönetiminin bir şeklidir.
- Representative democracy is one form of government.
Tom eski bir vücut geliştirmeci.
- Tom is a former bodybuilder.
Düz bir sıra oluşturun.
- Form a straight line!
Bu bir başkaldırı yöntemidir.
- It's a form of rebellion.
Resmi bir işlem yapılmadı.
- No formal action was taken.
Başvuru formuna fotoğrafınızı yapıştırmanız önemlidir.
- It is important that you attach your photo to the application form.
Bizim bedenimiz dört elementten oluşur: toprak, ateş, su ve hava.
- Our body was formed out of four elements: earth, fire, water, and air.
Tom bizim bu formları doldurmamıza yardımcı olmak için buraya geldi.
- Tom came here to help us fill out these forms.
Tom çok resmi olmak zorunda değil.
- Tom doesn't have to be so formal.
Ulaşımın hangi türünü kullandın?
- What form of transportation did you use?
Daha önceki İtalyan para birimi liradır.ve onun sembolü £ dır.O Türk lirasıyla ilgili değildir.
- The former Italian currency was the lira and its symbol was ₤. It's not related to the Turkish lira.
Lütfen Tom'a buraya gelmesini ve bu formları doldurmamız için bize yardım etmesini rica et.
- Please ask Tom to come here and help us fill out these forms.
Bu formları doldurarak bütün sabahı harcadım.
- I spent the entire morning filling out these forms.
Sami'de bir çeşit paranoyak şizofreni vardı.
- Sami had some form of paranoid schizophrenia.
Çeşitli bulut oluşum türleri vardır.
- There are several kinds of cloud formations.
Onlar beşer kişilik gruplar oluşturdular.
- They formed themselves in groups of five.
İngiltere ve İskoçya, 1 Mayıs 1707'de birleşti ve Büyük Britanya Krallığı'nı oluşturdu.
- England and Scotland were unified on May 1, 1707, to form the Kingdom of Great Britain.
Orthodontist should consider formability or ease of manipulation factors in assemblance of the appliance.
O, hastalığından sonra, eski halinin sadece bir gölgesidir.
- After her sickness, she's only a shadow of her former self.
Madde sıcaklığa göre hal değiştirir.
- Matter changes its form according to temperature.
Düz bir sıra oluşturun.
- Form a straight line!
On beş yıl önceki mezuniyetten beri eski sınıf arkadaşlarımla hiç karşılaşmadım.
- Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.
Biçim geçici, sınıf kalıcıdır.
- Form is temporary, class is permanent.
O bir göz biçiminde gizemli tılsıma sahiptir.
- He has a mysterious talisman in the form of an eye.
O, kadınlarla ilişki kurmada hızlıdır.
- He's quick in forming relationships with women.
O, o ülke ile ittifak kurmamızı savundu.
- He argued for our forming the alliance with that nation.
Bu formları doldurarak bütün sabahı harcadım.
- I spent the entire morning filling out these forms.
Bu formları doldurmanız gerekiyor.
- You need to fill out these forms.
From the sixth form will come the scholars and the administrators.
Throughout this chapter we will work with a form in a new project.
The Egyptians therefore in their hieroglyphics expressed a melancholy man by a hare sitting in her form, as being a most timorous and solitary creature.
Insects form the biggest family group in nature's kingdom, and also the oldest.
The prefect grabbed me by the shoulders and steered me down a passageway, and down another and finally through a door that led into a long, low dining-room crowded with loudly breakfasting boys sitting on long, shiny oak forms, as benches used to be called.
By adding -ness, you can form a noun from an adjective.
Jim has form..
Being in good shape takes effort.
- Formda olmak çaba gerektirir.
What do you do to stay in shape?
- Formda kalmak için ne yaparsın.
An athlete must keep in good condition.
- Bir atlet formda olmalıdır.
Physical fitness requires time and dedication.
- Fiziksel form zaman ve özveri gerektirir.
I spent the entire morning filling out these forms.
- Bu formları doldurarak bütün sabahı harcadım.
Please ask Tom to come here and help us fill out these forms.
- Lütfen Tom'a buraya gelmesini ve bu formları doldurmamız için bize yardım etmesini rica et.
Some people stay trim even without going to a gym.
- Bazı insanlar bir spor salonuna gitmeden bile formunda kalırlar.
Please ask Tom to come here and help us fill out these forms.
- Lütfen Tom'a buraya gelmesini ve bu formları doldurmamız için bize yardım etmesini rica et.
Tom came here to help us fill out these forms.
- Tom bizim bu formları doldurmamıza yardımcı olmak için buraya geldi.
... to form crystals that combine into solid rocks, ...
... But that's what's going to form this guidebook that we're ...