Japon güçleri Birmanya'ya yürüdü.
- Japanese forces marched into Burma.
Japon ve Amerikan güçleri hâlâ acımasızca mücadele ediyorlardı.
- Japanese and American forces were still fighting bitterly.
Gitmen için seni zorlamak istemiyorum.
- I don't want to force you to go.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
- Persuasion is often more effectual than force.
İstemiyorsan kendini yemeye zorlama.
- Don't force yourself to eat if you don't want to.
Tom beni herhangi bir şey yapmaya zorlamadı.
- Tom didn't force me to do anything.
Kaba kuvvet kullanırsan savaş başlatırsın.
- Act too forcefully and you'll start a war.
Hoover, Amerikan kuvvetlerini Nikaragua'dan geri çekti.
- Hoover withdrew American forces from Nicaragua.
Japon güçleri Birmanya'ya yürüdü.
- Japanese forces marched into Burma.
Durdurulamayan bir güç sabit bir cismi vurursa ne olur?
- What happens when an unstoppable force hits an unmovable object?
Sebzelerini yemesi için ona baskı yaptı.
- She forced him to eat his vegetables.
Adımı imzalamam için bana baskı yapıldı.
- I was forced to sign my name.
Savaşın ilk birkaç saati içinde, Birlik güçleri kazanıyorlardı.
- In the first few hours of the battle, Union forces were winning.
Özel kuvvetler ve evlilik birlikte gitmez.
- Special forces and marriage don't go together.
Onlar geri yürürlükte olacak.
- They will be back in force.
Yasa artık yürürlükte değil.
- The law is no longer in force.
Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Ordu onu istifa etmeye zorladı.
- The army forced him to resign.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
- Persuasion is often more effectual than force.
Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.
- In the end, the Germans were forced to withdraw.
Ordu onu istifa etmeye zorladı.
- The army forced him to resign.
Hoover, Amerikan kuvvetlerini Nikaragua'dan geri çekti.
- Hoover withdrew American forces from Nicaragua.
Kaba kuvvet kullanırsan savaş başlatırsın.
- Act too forcefully and you'll start a war.
Jülyen takvimi Rusya'da geçerliydi.
- The Julian calendar was in force in Russia.
Oğlumun özel kuvvetlere katılmasını istemiyorum.
- I don't want my son to join the special forces.
Özel kuvvetlerde görev yapmak heyecan vericiydi.
- Serving in the special forces was exciting.
Silahlı kuvvetler bütün bölgeyi ele geçirmede başarılıydı.
- The armed forces succeeded in occupying the entire territory.
Silâhlı kuvvetler tüm bölgeyi işgâl etti.
- The armed forces occupied the entire territory.
Silahlı kuvvetler bütün bölgeyi ele geçirmede başarılıydı.
- The armed forces succeeded in occupying the entire territory.
Silahlı kuvvetlerin hangi kolundaydın?
- Which branch of the armed forces were you in?
Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.
- My impression of this government is that they need a more forceful economic policy, otherwise they'll encounter large problems in the future.
Dictionary already has "Hava kuvvetleri" and "Deniz Kuvvetleri". This is even more common in newspapers.
Silâhlı kuvvetler tüm bölgeyi işgâl etti.
- The armed forces occupied the entire territory.
Silahlı kuvvetler şehri kuşattı.
- Armed forces besieged the city.
He hath murthered that mylde withoute ony mercy – he forced hir by fylth of hymself, and so aftir slytte hir unto the navyll.
show of force.
Such a revival is a revival of spent forces, that can gather only for an early and more complete dispersion.
... To do that, we are building up Afghanistan's security forces so that eventually, beginning ...
... and magnetism, and the two nuclear forces. But then the question is, is there a fifth ...