Uzun vadeli çıkarların uğruna, biz geliştirme departmanını satmaya karar verdik.
- For the sake of long-term interests, we have decided to sell the development department.
O sadece sarhoş olma uğruna içer.
- He drinks only for the sake of getting drunk.
Hasta olduğu için sınava giremedi.
- He could not take examination on account of his illness.
Tom çok soğuk olduğu için sabah yüzmesinden vazgeçmek zorunda kaldı.
- Tom had to forgo his morning swim, on account of it being too cold.
Futbol oyunu kötü hava yüzünden ertelenmişti.
- The football game was postponed on account of bad weather.
O, hastalığı yüzünden okula gidemiyor.
- She cannot attend school on account of illness.
Kazadan dolayı geç kaldım.
- I was late on account of an accident.
Ben bir kazadan dolayı okula geç kaldım.
- I was late for school on account of an accident.
Release this man, for the sake of justice!.
She stayed home for sake of her sick friend.