İtalya'da doğdum, bu nedenle çok yakışıklıyım.
- I was born in Italy, therefore I am very handsome.
Bazen Paris beni tüketir fakat sık sık Brüksel beni sıkıyor. Bu nedenle, ben ikisi arasında yaşıyorum.
- Sometimes Paris exhausts me, but often Brussels bores me. Therefore, I live between the two.
Bu sebeple, Komite'nin Parlamento'nun Görünmez Üyeleri hakkındaki raporuna dikkat çekmek isterim.
- I would therefore like to draw attention to the Report of the Committee on Invisible Members of Parliament.
Onlar artan bir nüfusa sahip, bu yüzden çok daha fazla yiyeceğe ihtiyaçları var.
- They have a growing population; therefore they need more and more food.
O hastalandı, ve bu yüzden yurt dışına gitmekten vazgeçti.
- He fell ill, and therefore he gave up going abroad.
Behold, we have forsaken all, and followed thee; what shall we have therefore? — Matthew, 19:27.