Çizme giymek zorundayım.
- I have to wear boots.
O, bir çift çizme aldı.
- She bought a pair of boots.
Tom'un botlarında biraz çamur vardı.
- There was some mud on Tom's boots.
O, çamuru botlarından kazıyarak temizledi.
- He scraped the mud off his boots.
Yağmur çizmelerimi giymeyi ve sokaktaki su birikintilerinde tepinmeyiı severim.
- I like to put on my rain boots and stomp in the puddles in the street.
... come bearing guns, riding horses, and carrying infectious diseases. ...
... >>Lady Gaga: Here, you can have the riding crop. ...