Avukatlar davayı saatlerce savundu.
- The lawyers argued the case for hours.
Saatlerce çalışmaktan yoruldum.
- I felt tired from having worked for hours.
Gerry sits staring at the television for hours on end.
Tom saatlerce bilgisayar oyunları oynuyor.
- Tom plays computer games for hours on end.
Sami saatlerce durmadan patates soyarak babasının restoranında çalıştı.
- Sami worked at his father's restaurant, peeling potatoes for hours on end.