Beni salak yerine koymaya çalışmayı durdur.
- Stop trying to play me for a fool!
Dünyayı kandırmak istediğinizde doğruyu söyleyin.
- When you want to fool the world, tell the truth.
O, ona inanacak kadar budala mı?
- Is he so foolish as to believe that?
O Tom'un ahmaklığıydı.
- That was foolish of Tom.
O ne kadar ahmak olduğunu düşündü.
- He thought how foolish he had been.
Aptal parasının kıymetini bilmez.
- A fool and his money are soon parted.
O öğrenciye aptal deme.
- Don't call that student a fool.
Tom kendini aptal yerine koymak istemedi.
- Tom didn't want to make a fool of himself.
Seni aptal yerine koymak zor mu?
- Is it hard to fool you?
Maskaralık etmeyi bırak.
- Stop playing the fool.
Mark'ın maskaralığı zaten Rosa'yı hasta ediyor.
- Mark's foolery is already making Rosa sick.
Parayı ona verdiğim için beni enayi yerine koydu.
- She fooled me into giving her the money.
Tom gerçekten bizi enayi yerine koydu.
- Tom really fooled us.
Ona inanacak kadar akılsızdım.
- I was foolish enough to believe him.
I'm a fool for the city.