O, büyük ailesini beslemek zorundaydı.
- He had to feed his large family.
Herkes yeni kelimeleri göstermek için veritabanını besleyebilir.
- Everyone can feed the database to illustrate new vocabulary.
Sana çok yemek vermediler, değil mi?
- They didn't feed you much, did they?
Tom dün köpeğine yemek vermeyi unuttu.
- Tom forgot to feed his dog yesterday.
Tom herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek getirdi.
- Tom brought enough food to feed everyone.
Tom köpeğini beslemeyi unuttu.
- Tom forgot to feed his dog.
Anneler çocuklarını doyurmak için kendileri açlıktan öldü.
- Mothers starved themselves to feed their children.