Müzik bizim hayal gücümüzü besler.
- Music feeds our imagination.
O, büyük ailesini beslemek zorundaydı.
- He had to feed his large family.
Köpeğe yemek vermedim.
- I didn't feed the dog.
Tom dün köpeğine yemek vermeyi unuttu.
- Tom forgot to feed his dog yesterday.
İlginç bir kişi olmak için aklınızı beslemek ve egzersiz yaptırmak zorundasınız.
- To be an interesting person you have to feed and exercise your mind.
Tom herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek getirdi.
- Tom brought enough food to feed everyone.
Anneler çocuklarını doyurmak için kendileri açlıktan öldü.
- Mothers starved themselves to feed their children.