Uçmak neden trene binmek varken?
- Warum fliegen, wenn du den Zug nehmen kannst?
Uçmak istediğini kimseye söyleme, yoksa düşürmeye çalışırlar.
- Erzähle niemanden, dass du fliegen willst, sonst arbeiten sie daran, dich abstürzen zu lassen.
Kurbağalar sinek yerler.
- Frösche fressen Fliegen.
Sinek yakalamayı severim.
- Ich fange gerne Fliegen.
Havacılık uzmanı, istatistikleri ayrıntılı olarak analiz etti.
- The aviation expert analyzed the statistics in detail.
Onun hayali bir uzay havacılık mühendisi olmaktır.
- His dream is to become a space aviation engineer.
Elektrik prizinden uçuşan kıvılcımlar var.
- There are sparks flying out of the electric socket.
Etrafta uçuşan bir sürü can sıkıcı böcekler vardı.
- There were a lot of annoying insects flying around.
Bir ağacın üzerinde uçan bir kuş gördüm.
- I saw a bird flying over a tree.
Dün gece uçan bir UFO gördü.
- He saw a UFO flying last night.
Bütün ders boyunca sinekleri saydı.
- During the entire lesson, he counted flies.
Tom sinekleri kışkışladı.
- Tom shooed the flies away.
This plane can fly at 800 miles an hour.
- Dieses Flugzeug kann mit 800 Meilen pro Stunde fliegen.