Ruh isteklidir fakat beden güçsüzdür.
- The spirit is willing, but the flesh is weak.
Tom yanlışlıkla kulağının etli kısmını zımbaladı.
- Tom accidentally stapled the fleshy part of his ear.
Onun kulak memeleri büyük ve etliydi.
- His earlobes were large and fleshy.
O etten ve kandan oluşan bir adam.
- He's a man of flesh and blood.
O tüm kusurları ile birlikte etten ve kandan oluşan bir adamdır.
- He is a man of flesh and blood with all his flaws.
Give me a clean sword and a clean foe to flesh it in.
flesh colour:.
The writer had to go back and flesh out the climactic scene.
I charge the that thou ete no fleysshe as longe as ye be in the Queste of Sankgreall, nother ye shall drynke no wyne .