So, what about flirting at work?
- Peki, işte flört etmeye ne dersin?
Tom began flirting with Mary.
- Tom Mary ile flört etmeye başladı.
In retrospect, Tom realized he shouldn't have been dating both sisters at the same time.
- Geriye dönüp baktığında, Tom her iki kız kardeşle aynı zamanda flört etmemesi gerektiğini anladı.
After eight months passed and his broken heart healed, George eventually started dating girls again.
- Sekiz ay geçtikten ve onun kırık kalbi iyileştikten sonra, George sonunda tekrar kızlarla flört etmeye başladı.
I can't help it if girls want to flirt with me.
- Kızlar benimle flört etmek isterse elimde değil.
Would you like to go out with me?
- Benimle flört etmek ister misin?
Would you like to go out with me?
- Benimle flört etmek ister misin?
Tom didn't notice that Mary was flirting with him.
- Tom Mary'nin onunla flört ettiğini fark etmedi.
I'm not flirting with you!
- Seninle flört etmiyorum!
Tom didn't notice that Mary was flirting with him.
- Tom Mary'nin onunla flört ettiğini fark etmedi.
Is it true that the French are masters at flirting?
- Fransızların flört etmede iyi oldukları doğru mu?
Sami wanted to date Layla.
- Sami, Leyla'yla flört etmek istiyordu.
I can't help it if girls want to flirt with me.
- Kızlar benimle flört etmek isterse elimde değil.
Benimle çıkmak ister misin?
- Benimle flört etmek ister misin?