Balıklar nasıl yüzeceğini bilir.
- Fishes know how to swim.
Gölet çeşitli küçük balıklarla doluydu.
- The pond was alive with various tiny fishes.
O neredeyse her gün nehire gidip balık avlıyor.
- Almost every day he goes to the river and fishes.
O bir dağ deresinde balık tutar.
- He fishes in a mountain stream.
Geçen Pazartesi balık tutmaya gittim.
- I went fishing last Monday.
Lütfen, balık ve eti dondurunuz.
- Please freeze the fish and meat.
Ruhsatsız balık avlamaktan ceza yedim.
- I was fined for fishing without a license.
Ben biraz balık avlamak için bir hafta izin alıyorum.
- I'm taking a week off to do some fishing.
Bu Tom'un yakaladığı balıklardan biri.
- This is one of the fish that Tom caught.
Balıklar bugün ısırmıyorlar.
- The fish aren't biting today.
Burada balık tutmak yasak.
- Fishing is not allowed here.
Güzel bir gün ve canım balık tutmak istiyor.
- It is a fine day and I feel like going fishing.
Tom, oldukça sık balık avlamaya gider.
- Tom goes fishing quite often.
Balık avlamak için göllere gidiyor musun?
- Do you go fishing on the lakes?
Burada balık tutmak yasaktır.
- Fishing is prohibited here.
Güzel bir gün ve canım balık tutmak istiyor.
- It is a fine day and I feel like going fishing.
Tek istediğim balığa çıkmak.
- All I want to do is go fishing.
Tom babasıyla balığa çıkmaktan hiç keyif almadı.
- Tom never enjoyed fishing with his father.
The second and third fish went to the middle of her long superstructure and under her forward deck.
She went to the river to fish for trout.
They fished the surrounding lakes for the dead body.
The detective visited the local pubs fishing around for more information.
the crew were set to replacing and splicing the rigging and fishing the spars.
The seafood pasta had lots of fish but not enough pasta.
He was fishing for the keys in his pocket.
God created all the fishes of the world.
We have many fish in our aquarium.