firearm.

listen to the pronunciation of firearm.
English - Turkish

Definition of firearm. in English Turkish dictionary

hardware
{i} donanım

Yazılım donanımın hızlanmasından daha hızlı yavaşlıyor. - Software is getting slower more rapidly than hardware becomes faster.

Gerekli donanımın listesi burada mevcut. - A list of required hardware is available here.

hardware
(Askeri) DONANIM, MADENİ AKSAM (HV.): Bir eşyanın kabiliyet ve iş görme nitelikleri dışında kalan teçhizat, aletler, takımlar, setler, tesviyeler, makinalar, tali makinalar, parçalar ve kısımları. Çok defa, bir cihaz veya ana parçanın proje veya planlama safhasından mamul bir madde olarak donanım safhasına geçişinde olduğu gibi, gelişme safhasıyla ilgili olarak kullanılır
hardware
(İnşaat) malzeme, donanım
hardware
{i} teçhizat
hardware
{i} hırdavatçı dükkânı

Hırdavatçı dükkanı parkın yanındadır. - The hardware store is near the park.

Tom biraz çivi almak için hırdavatçı dükkanına gitti. - Tom went to the hardware store to buy some nails.

firearm
(Askeri) ATEŞLİ SİLAH: Barut gazı ile işleyen ve mermi atan silah, her çaptaki silahlar birer ateşli silah olmakla beraber, bu terim, genel olarak, tek insan tarafından taşınabilen tüfek, tabanca ve diğer küçük silahları ifade eder
hardware
demir hırdavat
hardware
(Ticaret) nalburiye
hardware
(Askeri,Teknik) madeni aksam
firearm
ateşli silah

Hükümet ateşli silah ihracatını yeniden ele almaktadır. - The government has been reconsidering its firearms exportation.

ABD'de ateşli silah satışı üzerine birkaç yasal sınırlama vardır. - There are few legal constraints on the sale of firearms in the U.S.

hardware
(bilgisayar) donanım
hardware
madeni eşya
firearm
(isim) ateşli silâh
firearm
silah

Bir ateşli silahım yok. - I don't have a firearm.

Dan bir ateşli silah uzmanıdır. - Dan is a firearms expert.

firearm
{i} ateşli silâh

Dan bir ateşli silah uzmanıdır. - Dan is a firearms expert.

Manuel ateşli silahın 14. yüzyılda ortaya çıktığı düşünülmektedir. - It is thought that manual firearms appeared in the 14th century.

firearm
filinta
hardware
kompütör aksamı
hardware
{i} hırdavat

Hırdavatçıda bir merdiven satın alıyorum. - I am buying a ladder in the hardware store.

Buraya çok uzak olmayan bir hırdavatçı var. - There is a hardware store not far from here.

hardware
donanım/hırdavat
hardware
{i} silah
hardware
{i} nalbur

Tom bir çekiç daha ve bir miktar çivi almak için nalbura gitti. - Tom went to the hardware store to buy another hammer and some nails.

English - English

Definition of firearm. in English English dictionary

A firearm.
shooter
Firearm
hardware
firearm
A personal weapon that uses explosive powder to propel a metal (usually lead) projectile
firearm
(noun) A weapon, especially a pistol or rifle, capable of firing a projectile and using an explosive charge as a propellant
firearm
The term "firearm" means any weapon (including a starter gun) which will or is designed to or may readily be converted to expel a projectile by the action of an explosive; the frame or receiver of any such weapon; any firearm muffler or firearm silencer; or any destructive device The term does not include an antique firearm
firearm
means a weapon from which a dangerous projectile may be expelled by an explosive, gas, or air
firearm
a portable gun; "he wore his firearm in a shoulder holster
firearm
{i} weapon from which a projectile is discharged by means of gunpowder (i.e. rifle, pistol)
firearm
a portable gun; "he wore his firearm in a shoulder holster"
firearm
A gun, pistol, or any weapon from which a shot is discharged by the force of an explosive substance, as gunpowder
firearm
A rifle, shotgun or handgun using gunpowder as a propellant By federal definition, under the 1968 Gun Control Act, antiques are excepted Under the National Firearms Act, the word designates machine guns, etc Airguns are not firearms
firearm
Firearms are guns. He was also charged with illegal possession of firearms He was jailed for firearms offences. a gun
firearm.
Favorites