Onlar Pandora'nın kutusunu açana kadar her şey yolunda.
- Everything is fine until they open Pandora's box.
Şimdi her şeyin yolunda olduğuna inanıyorum.
- I believe everything is fine now.
Güzel sağlıklı bir bebek doğurdu.
- She gave birth to a fine healthy baby.
Sağlıklı bir merak, aslında güzel bir şeydir.
- A healthy curiosity is truly a fine thing.
Bayırturpunu soy ve ince ince doğra.
- Peel and finely chop the horseradish.
Rahatla, iyi gidiyorsun.
- Relax, you're doing fine.
O gömleği deneyin; ince pamuktan yapılmıştır.
- Try on that shirt. It's made of fine cotton.
Dahilik ve delilik arasında ince bir sınır vardır.
- There's a fine line between genius and insanity.
Bu kahveyi çok ince öğüt.
- Grind this coffee very fine.
He refilled his glass. ‘The fine is very good,’ he said.