filling the allotted space

listen to the pronunciation of filling the allotted space
English - Turkish

Definition of filling the allotted space in English Turkish dictionary

capacity
{i} kapasite

Kapasiteyi hesaplamak için, uzunluğu genişlikle derinlikle çarpın. - To calculate the capacity, multiply the length by the width by the depth.

Biz mutlu bir birlikteliği yürütme kapasitesi ile doğmadık. - We aren't born with the capacity to carry out a happy coexistence.

capacity
alınabilir güç
capacity
sığdırma sınırı
capacity
(Bilgisayar) sığım
capacity
alım
capacity
liyakat
capacity
yetenek
capacity
dolu

Otobüs tam kapasite doluydu. - The bus was filled to capacity.

Salon tam kapasite doluydu. - The hall was filled to capacity.

capacity
maksimum
capacity
{i} hacim
capacity
{i} güç, iktidar
capacity
{i} hacim, oylum
capacity
(Tıp) Zihnin anlama ve kavrama yeteneği, zihin kapasitesi
capacity
(Askeri) KAPASİTE: Araç, motor, makine vesaire gibi vasıtaların istiap hacimleri, çekme kabiliyetlerini, kaldırma kudretleri ve benzeri niteliklerin genel sınırı. Örneğin; bir vincin yük kapasitesi gibi
capacity
{i} verim
capacity
{i} görev; mevki, sıfat: He did this in his capacity as president. Bunu
capacity
{i} sıfat

Bay Brown büyükelçi sıfatıyla hareket ediyordu. - Mr Brown was acting in the capacity of ambassador.

capacity
(Nükleer Bilimler) sığa, kapasite
capacity
(isim) kapasite, hacim, verim; yetenek, kabiliyet, yeterlik; güç, iktidar; sıfat
English - English
capacity
filling the allotted space

    Hyphenation

    fill·ing the al·lot·ted space

    Turkish pronunciation

    fîlîng dhi ılätîd speys

    Pronunciation

    /ˈfələɴɢ ᴛʜē əˈlätəd ˈspās/ /ˈfɪlɪŋ ðiː əˈlɑːtɪd ˈspeɪs/
Favorites