Stadyum heyecanlı seyirciyle tıka basa doluydu.
- The stadium was packed with excited spectators.
Tıka basa dolu olan o trende havasızlıktan öleceğimi düşündüm.
- I thought I was going to suffocate on that train, which was absolutely packed.
Tom küçük bir bavulda her şeyi paketledi.
- Tom packed everything in a small suitcase.
Çantaların paketlendi mi?
- Are your bags packed?
Konferans salonu hıncahınç dolu.
- The auditorium is packed.
Bu mekan hıncahınç dolu.
- This place is packed.
Hepiniz paketlenmiş ve hazır mısınız?
- Are you all packed and ready?
Ben ambalajsız ya da 1 kilogramlık torbalarda paketlenmiş olarak pirinç satarım.
- I sell rice in bulk or packed in 1 kilogram bags.
packed with goodness.