fikirli

listen to the pronunciation of fikirli
Turkish - English
minded

You're one narrow minded individual. - Sen dar fikirli bir bireysin.

Simple past tense and past participle of mind
Having a mind (inclination) for something

literature-minded.

Having a preference for doing something; having a likelihood, or disposition to carry out an act

I am minded to refuse the request.

{a} regarded, disposed, inclined, ready
If someone is minded to do something, they want or intend to do it. The Home Office said at that time that it was minded to reject his application for political asylum = inclined
past of mind
(used in combination) mentally oriented toward something specified; "civic-minded"; "career-minded
(used in combination) mentally oriented toward something specified; "civic-minded"; "career-minded"
{s} inclined; disposed to think in a particular manner (e.g. broad-minded)
(usually followed by `to') naturally disposed toward; "he is apt to ignore matters he considers unimportant"; "I am not minded to answer any questions"
Disposed; inclined; having a mind
(used in combination) being of a specified kind of inclination or disposition; "serious-minded"; "fair-minded" (used in combination) mentally oriented toward something specified; "civic-minded"; "career-minded
(used in combination) being of a specified kind of inclination or disposition; "serious-minded"; "fair-minded"
fikir
idea

Colorless green ideas sleep furiously. - Renksiz yeşil fikirler öfkeli bir şekilde uyur.

A good idea came across my mind. - Aklıma iyi bir fikir geldi.

fikir
notion
fikir
suggestion

My friend put forward a good suggestion. - Arkadaşım iyi bir fikir ileri sürdü.

May I make a suggestion? - Fikir verebilir miyim?

fikir
concept
fikir
take

What's your take on that? - O konuda senin fikrin nedir?.

I'm not sure if George will take to this idea. - George'un bu fikirden hoşlanıp hoşlanmayacağından emin değilim.

Tom thought it was a good idea to take advantage of the opportunity that Mary had given him. - Tom Mary'nin ona verdiği fırsattan yararlanmanın iyi bir fikir olduğunu düşündü.

fikir
observation
fikir
view

Their views vary on the subject. - Konudaki fikirleri değişik.

fikir
{i} advice

Tom should ask Mary for advice. - Tom Mary'ye fikir sormalıdır.

fikir
belief
fikir
attitude
fikir
inspiration
açık fikirli
Catholic
fikir
design

Using muddy colors for this design is not a good idea. - Bu tasarım için bulanık renkler kullanmak iyi bir fikir değil.

fikir
sense
fikir
voice
fikir
mind

A good idea came to mind. - Aklıma iyi bir fikir geldi.

A good idea came across my mind. - Aklıma iyi bir fikir geldi.

fikir
submission
fikir
conviction
fikir
estimate
fikir
denunciation
fikir
think-so
fikir
doxie
fikir
conceive
fikir
reflexion
fikir
assessment
fikir
wit
fikir
think
fikir
conception

Don't forget that wrong conceptions lead to wrong conclusions. - Yanlış fikirlerin yanlış sonuçlara götürdüğünü unutma.

fikir
opinion

What a ridiculous opinion that is! - O ne saçma bir fikir!

No one wants to listen to my opinions. - Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.

fikir
sentiment
fikir
{i} counsel
fikir
ideo
fikir
thought
fikir
{i} impression
fikir
verdict
fikir
thinking

Those ideas are alien to our way of thinking. - Bu fikirler düşünme tarzımıza yabancı.

I had been thinking about our new project for two weeks, but I couldn't come up with a good idea. - Ben iki haftadır yeni projemiz hakkında düşünüyorum. Fakat iyi bir fikir sunamadım.

fikir
position
fikir
sentiments
fikir
wits

Tom was scared out of his wits. - Tom onun fikirlerinden korkuyordu.

ince fikirli
small-minded
önyargısız, açık fikirli
unbiased, open-minded
acayip fikirli
whimsy
acayip fikirli
whimsical
acayip fikirli
whimsey
asil fikirli
noble minded
açık fikirli
broad -minded, enlightened, liberal-minded
açık fikirli
broadminded
açık fikirli
hospitable
açık fikirli
broadminded, open-minded, enlightened, liberal-minded
açık fikirli
enlightened
cin fikirli
wily
cin fikirli
astute
doğru fikirli
on the beam
fikir
estimation
fikir
conceit
fikir
hint
fikir
thought, idea, opinion; advice, counsel
fikir
cogitation
fikir
doxy
fikir
idolum
garip fikirli
viewy
geniş fikirli
broadminded
geniş fikirli
broad-minded, liberal
sabit fikirli
dyed in the wool
sabit fikirli
intransigent, hidebound
sabit fikirli
hard core
sabit fikirli
obsessive

Do people ever accuse you of being obsessive? - İnsanlar seni hiç sabit fikirli olarak suçlar mı?

I think Tom is obsessive. - Sanırım Tom sabit fikirli.

sabit fikirli
hard shell
sabit fikirli tip
monomaniac
serbest fikirli
liberal
serbest fikirli
open-minded
yanlış fikirli
wrongheaded
Turkish - Turkish
Herhangi bir konu üzerinde düşüncesi olan, akıllı, düşünceli: "Sen aşiretin en fikirlisi olasın da bu düğümü çözmeyesin?"- K. Bilbaşar
Herhangi bir konu üzerinde düşüncesi olan, akıllı, düşünceli
açık fikirli
Olayları ve özellikle yenilikleri iyi anlayıp gereği gibi karşılayabilen, düşündüğünü olduğu gibi söyleyebilen (kimse)
cin fikirli
Çok anlayışlı, çok kurnaz, zeki
fikir
(Osmanlı Dönemi) düşünmek; Allah'ın isim ve sıfatlarını ve bunların tecellilerini tefekkür etmek
fikir
Düşünce, mülahaza, mütalaa: "İşimizi, gücümüzü bırakmış olmak düşüncesini bir vazife yapmakta olduğumuz fikri susturuyordu."- M. Ş. Esendal
fikir
Düşünme, düşünce
fikir
Düşün, ide
fikir
Düşünce, mülâhaza, mütalâa
fikir
Kuruntu
fikirli
Favorites