Bu şekiller toplanmaz.
- These figures don't add up.
Genç kızların narin şekiller için arzusu güçlüdür.
- Young girls' desire for slim figures is strong.
Tom rakamlarda hatasızdır.
- Tom is accurate at figures.
Rakam astronomik olacaktır.
- The figure will be astronomical.
Kate iyi bir endama sahip.
- Kate has a good figure.
Soldaki figür resmin bütünlüğünü bozuyor.
- The figure on the left spoils the unity of the painting.
O orantılı bir figüre sahiptir.
- She has a well-proportioned figure.
O iyi bir şahsiyete sahiptir.
- She has a good figure.
Onun iyi bir vücut yapısı olduğu için ne giyse ona uyar.
- Because she has a good figure, whatever she wears suits her.
Onu yapan kişinin Tom olduğunu nasıl öğrendin?
- How did you figure out Tom was the one who did it?
Andrej Chadanoviç, Belarus şiirinde önemli bir kişidir.
- Andrej Chadanovič is a major figure in the Belarusian poetry.
Bu bloğa nasıl yorum postalayacağımı anlayamıyorum.
- I can't figure out how to post a comment to this blog.
Postaladığım şeyi nasıl iptal edeceğimi anlayamıyorum.
- I can't figure out how to delete what I just posted.
O, açılış törenine çok sayıda misafir davet etmeyi planlayacak.
- He will figure on inviting a lot of guests to the opening ceremony.
Bu sayıları toplayın.
- Add up these figures.
Keşke çok para ödemeden arabamı nasıl boyatacağımı bulabilsem.
- I wish I could figure out how to get my car painted without paying a lot of money.
Tom garajı boyamayı bitirmenin onun bir gününü alacağını düşündü.
- Tom figured it would take him a full day to finish painting the garage.
Gölgelerden uğursuz bir şahıs ortaya çıktı.
- A sinister figure emerged from the shadows.
Tom bunun denemeye değer olduğunu düşündü.
- Tom figured it was worth a try.
Ben uzaktan yaklaşan bir suret gördüm.
- I saw a figure approaching in the distance.
Onu henüz halletmedim.
- I haven't figured that out yet.
Aptal! Seni sevdiğini söylediğinde dürüst olmuyor. Hâlâ anlamadın mı? O, tam bir altın arayıcısı.
- Idiot! She's not being honest when she says she loves you. Haven't you figured it out yet? She's just a gold digger.
On dokuzuncu yüzyılın matematiğinin en önemli figürü kesinlikle, Gauss.
- The most important figure of mathematics of the nineteenth century is, undoubtedly, Gauss.
Tom'un tekrar yüzüne gözüne bulaştıracağını düşündüm.
- I figured Tom would mess up again.
Sanırım sonunda Tom Mary'nin gerçekten ondan hoşlanmadığını anlayacak.
- I imagine that Tom will eventually figure out that Mary doesn't really like him.
Tom Mary'nin ne söylemeye çalıştığını anlayamadı.
- Tom couldn't figure out what Mary was trying to say.
Onlar maliyeti hesaplamak zorunda.
- They have to figure out the cost.
Bunun bize kaça mal olacağını hesaplamak zorundayız.
- We have to figure out how much it's going to cost us.
Tom'un parasını nereye sakladığını çözmek zorundayız.
- We have to figure out where Tom hid his money.
Tom, sorunu çözmek için bir yol bulmaya çalışıyor.
- Tom is trying to figure out a way to solve the problem.
Tom'un ne söylemeye çalıştığını anlamak zordu.
- It was hard to figure out what Tom was trying to say.
Onu yapmak için yeterli paramız olup olmadığını anlamak zorundayız.
- We have to figure out whether we have enough money to do that.
Figure it out, that's what I'm paying you for - Bir youlunu bulun, size bu yüzden para ödüyorum.
Kendi başına bir yolunu buldun mu?
- Did you figure it out on your own?
Tom bir yolunu bulacak.
- Tom is going to figure it out.
we will figure something out - bir çaresine bakarız.
MPG is considered a figure of merit when comparing fuel economy of cars, but it doesn't address cost or reliability.
As soon as I figure out what is wrong with my car, I will fix it.
We'd alreary figured out that the trip would cost $1,000.
figure-of-speech use.
No more stalling. Give me a ballpark figure of our projected losses.
By definition, they ignore the unreported “dark figure” of crime. We turn now to a second source of official crime data.
The car wouldn't start yesterday no matter what I did, but today it works just fine. Go figure.
... And she was trying to figure out, was there ...
... And trying to figure out, OK, well ...