fies

listen to the pronunciation of fies
German - Turkish
{fi: s} kd. iğrenç
fi: s (kd.) iğrenç
iğrenç, adi
English - Turkish

Definition of fies in English Turkish dictionary

horrible
{s} berbat

Tom çocuklarına karşı berbattı. - Tom was horrible with children.

Berbat bir hata yaptım. - I've made a horrible mistake.

hateful
nefretle dolu
hateful
kötü niyetli
hateful
{s} nefret dolu

Sen gerçekten nefret dolusun! - You're really hateful!

Saygısız, saldırgan ve nefret dolu cümleler yazmaktan kaçınmamız gerekir. - We should avoid writing sentences that are disrespectful, offensive or hateful.

horrible
dehşet
horrible
{s} kötü

Sen kötü bir insan değilsin. - You're not a horrible person.

Bu ilacın tadı çok kötü. - This medicine tastes horrible.

hateful
iğrenç

Tom'un Mary hakkında böylesine iğrenç şeyler söylediğine inanamıyorum. - I can't believe that Tom said such hateful things about Mary.

hateful
tatsız
hateful
kötü
hateful
nefret verici
hateful
hatefully nefretle
hateful
nefret

Sen gerçekten nefret dolusun! - You're really hateful!

Saygısız, saldırgan ve nefret dolu cümleler yazmaktan kaçınmamız gerekir. - We should avoid writing sentences that are disrespectful, offensive or hateful.

hateful
{s} nefret edilen
hateful
hatefulness kötü davranış
hateful
{s} nefret uyandıran
horrible
pek çok
horrible
{s} dehşet verici
horrible
(sıfat) korkunç, berbat, korkutucu, dehşet verici, kötü, iğrenç
German - English
nasty
hateful
miserable
horrible
low (morally bad)
obnoxious
mean

It stands to reason that nobody likes him. He's too mean. - Es leuchtet ein, dass ihn niemand mag. Er ist zu fies.

He doesn't mean to be mean. It's just his nature. - Er hatte nicht vor, fies zu sein. Es war halt seine Natur.