English - Turkish
Definition of fiction; untruth; falsehood in English Turkish dictionary
- fable
- masal
Tom bir fabl ve bir masal arasındaki farkı bilmiyor.
-Tom doesn't know the difference between a fable and a fairytale.
Her masal, alınacak bir dersle biter.
-Every fable ends up with a moral.
- fable
- uydurmasyon
- fable
- öykü
- fable
- öykünce
- fable
- fabl
Aşağıdaki parça iyi bilinen bir fabldan bir alıntıdır.
-The following passage is a quotation from a well-known fable.
Tom bir fabl ve bir masal arasındaki farkı bilmiyor.
-Tom doesn't know the difference between a fable and a fairytale.
- fable
- hayvan masalı
- fable
- efsane/fabl
- fable
- meşhur
- fable
- fabled efsanevi
- fable
- içinde morali olan
- fable
- hikâye söylemek
- fable
- söylence
- fable
- yalan söylemek
- fable
- içinde hayvanların da insanlar gibi konuşup davrandığı hikâye
- fable
- {i} efsane
O, İnkaların efsanevi altın şehrini bulduğuna inanarak öldü.
-He died believing that he had found the fabled golden city of the Incas.
- fable
- {i} kıssa
- fable
- hayal gücüne dayanan hikâye
Related Terms
English - English
Definition of fiction; untruth; falsehood in English English dictionary
- fable
fiction; untruth; falsehood
Hyphenation
fiction; untruth; false·hoodPronunciation
Resimler
History
Favorites