Nişanlısıyla sık sık konuşur.
- She often speaks with her fiancé.
Nişanlısı ona büyük bir yüzük verdi.
- Her fiancé gave her a very big ring.
Kate her zaman nişanlısından aldığı büyük elmas yüzükle hava atar.
- Kate always shows off the big diamond ring she got from her fiance.
Beyaz giyinmiş kız benim nişanlımdır.
- The girl who is dressed in white is my fiancée.