Nişanlım bana önceden bildirmeden geldi ve ben mahcup hissettim.
- My fiancee arrived without notifying me beforehand, and I felt embarrassed.
Tom nişanlısı Mary için bir kolye satın aldı.
- Tom has bought a necklace for his fiancée, Mary.
Beyaz elbiseli kız onun nişanlısı.
- The girl dressed in white is his fiancée.
Kate her zaman nişanlısından aldığı büyük elmas yüzükle hava atar.
- Kate always shows off the big diamond ring she got from her fiance.
Kate her zaman nişanlısından aldığı büyük elmas yüzükle hava atar.
- Kate always shows off the big diamond ring she got from her fiance.
Nişanlısıyla sık sık konuşur.
- She often speaks with her fiancé.