fiancé or fiancée

listen to the pronunciation of fiancé or fiancée
English - Turkish

Definition of fiancé or fiancée in English Turkish dictionary

intended
{s} müstakbel
intended
{s} istenilen

Onun istenilenden çok farklı bir etkisi vardı. - It had an effect very different from the one intended.

betrothed
nişanlanmış
intended
planlanmış
intended
{s} tasarlanmış

Sanırım bu sizin için tasarlanmış. - I think this was intended for you.

Bu benim için mi tasarlanmış? - Is this intended for me?

betrothed
nişanlı
intended
{s} yönelik

Genç insanlara yönelik kitaplar iyi satacaktır. - Books intended for young people will sell well.

Bu ders kitabı yabancı öğrencilere yöneliktir. - This textbook is intended for foreign students.

intended
nişanlı (erkek veya kız)
intended
{f} planla

Tom Mary'ye her şeyi söylemeyi planladı. - Tom intended to tell Mary everything.

İşler planlandığı gibi gitmedi. - Things did not go as intended.

intended
amaçlanmış
betrothed
nişanla

Prenses büyüdüğü zaman büyük bir mesafe yaşayan bir prens ile nişanlandı. - When the princess grew up she was betrothed to a prince who lived at a great distance.

betrothed
evlilik sözü ver
betrothed
nişanlı kimse
betrothed
(isim)şanlı kimse
betrothed
sözlü
intended
{f} planla: adj.planlana
intended
{s} kasti
intended
{s} kasıtlı
intended
{f} niyet et: adj.niyet edilen
English - English
intended
betrothed
fiancé or fiancée

    Hyphenation

    fi·an·ce or fi·an·cee

    Turkish pronunciation

    fiänsey ır fiänsi

    Pronunciation

    /fēˈänˌsā ər fēˈansē/ /fiːˈɑːnˌseɪ ɜr fiːˈænsiː/
Favorites