Turkish - English
Definition of fişlerine in Turkish English dictionary
- fiches
- plural of fiche
- fiş
- {i} plug
Mary took the iron off the shelf, unwrapped the electrical cord, plugged in the iron and chose a heat setting.
-Mary ütüyü raftan indirdi, elektrik kablosunu açtı, fişini taktı ve ısı ayarını seçti.
Everybody dies, said the usually witty doctor as he pulled the plug on his old friend.
-Eski arkadaşının fişini çekerken, herkes ölür dedi genellikle nükteci doktor.
- fiş
- {i} voucher
- fiş
- token
- fiş
- receipt
Please give me a receipt.
-Lütfen bana bir fiş ver.
I lost my receipt. Can I still get a refund?
-Fişimi kaybettim. Hâlâ bir geri ödeme alabilir miyim?
- fiş
- ticket
Sami lost his meal ticket.
-Sami yemek fişini kaybetti.
How do I use meal tickets?
-Yemek fişlerini nasıl kullanırım?
- fiş
- tally
- fiş
- male plug
- fiş
- (Argo) docket
- fiş
- counter
- fiş
- filing card
- fiş
- tag
- fiş
- {i} outlet
- fiş
- of buy
- fiş
- fiche
- fiş
- plug; (oyunda) counter, chip; receipt; ticket, check; index card
- fiş
- jack , plug
- fiş
- sales slip
- fiş
- plug (on an electrical cord)
- fiş
- token, counter
- fiş
- gambling chip
- fiş
- check
- fiş
- jetton
- fiş
- slip (of paper), receipt
- fiş
- socket
Tom pushed the plug into the socket.
-Tom fişi prize taktı.
- fiş
- chip
- fiş
- police record
- fiş
- index card
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of fişlerine in Turkish Turkish dictionary
- fiş
- Bir işi yaptırmak veya gereken sıranın alındığını belirtmek için bir koçandan koparılmış kâğıtlardan her biri, makbuz
- fiş
- şey. Bir işi yaptırmak veya gereken sıranın alındığını belirtmek için bir koçandan koparılmış kâğıtlardan her biri, makbuz
- fiş
- Prizden akım almaya yarayan araç
- fiş
- Bir eserin hazırlanmasında kolaylık sağlamak veya bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklarından her biri
- fiş
- Kumarda, bazı alışveriş işlerinde para yerine kullanılan pul vb
- fiş
- Kumarda, bazı alışveriş işlerinde para yerine kullanılan pul vb. şey