Hasta bu öğleden sonra ateşli.
- The patient is feverish this afternoon.
Ben çok ateşli hissediyorum.
- I feel very feverish.
Sen hâlâ heyecanlısın.
- You're still feverish.
Benim öksürüğüm ve biraz ateşim var.
- I have a cough and a little fever.
Çocuğun vücudu ateşlendi.
- The child's body felt feverish.
Sen hâlâ heyecanlısın.
- You're still feverish.
Ateş hastalık gösterir.
- Fever indicates sickness.
Bahar yorgunluğu bir hastalık değildir.
- Spring fever is not a disease.
Avrupalıların gelişinden önce sarı humma bir sorun değildi.
- Before the arrival of the Europeans, yellow fever hadn't been a problem.
Tom birkaç yıl önce neredeyse sarı hummadan ölüyordu.
- Tom nearly died of yellow fever a few years ago.
He worked with feverish excitement.
The illness made him feverish, so they applied cold compresses.
For, it seemeth there are certaine motions in these vast bodies, some naturall, and othersome febricitant, as well as in ours.