Davadaki hakim adil değildi.
- The judge in the case was not fair.
Bay Hasimoto bize karşı adil.
- Mr. Hashimoto is fair to us.
O oldukça makul bir fiyat.
- That's a fairly reasonable price.
Bunu için makul bir fiyat ödedik.
- We paid a fair price for it.
O, İngilizceyi oldukça iyi konuşur.
- He speaks English fairly well.
Tom dün girdiği sınavda oldukça iyi yaptı.
- Tom did fairly well on the test he took yesterday.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
O bütün ülkenin en güzeliydi.
- She was the fairest in the whole land.
Yarın Tokyo'da hava güzel olacak mı?
- Will it be fair in Tokyo tomorrow?
Ben Çince'yi oldukça iyi okuyabilirim ama çok iyi yazamam.
- I can read Chinese fairly well, but I can't write it very well.
Tom'un çok açık bir teni var ve güneşte kolayca yanar.
- Tom has a very fair complexion and burns easily in the sun.