ferah ferah

listen to the pronunciation of ferah ferah
Turkish - English
1. leisurely, taking one's time, in a relaxed way. 2. amply, easily; incontestably, beyond debate
a) abundantly, amply b) at least
at least
ferah
spacious

Tom's apartment is spacious. - Tom'un dairesi ferahtır.

The children occupied the large and spacious classroom. - Çocuklar geniş ve ferah sınıf işgal etti.

ferah
wide
ferah
capacious

I found the suites capacious, the sofas commodious, the sandwiches copious. - Ben, suitleri ferah, kanapeleri geniş sandviçleri bol buldum.

Ferah
(isim) Joy, pleasure, cheerfulness
ferah
open
ferah
roomy
ferah
commodious

I found the suites capacious, the sofas commodious, the sandwiches copious. - Ben, suitleri ferah, kanapeleri geniş sandviçleri bol buldum.

ferah
spacious and well-lighted and airy
ferah
contentment, relief
ferah
light well
ferah
richness
ferah
contented, at ease, relieved
Turkish - Turkish
Bol bol, geniş geniş
İyiden iyiye, haydi haydi, rahatlıkla
En aşağı
behcet-i ferah
ferah güzeliiği,rahatlıktan gelen şenlik
FERAH
(Osmanlı Dönemi) Şen, sıkıntıda olmayan. İç açıcı. Şenlendiren
FERAH
(Osmanlı Dönemi) İnşirah. Sevinç
ferah
Sıkıntısız, tasasız, sevinçli (kalp, gönül, iç vb.): "Bugün başım ne kadar dinç, gönlüm ne kadar ferah."- O. C. Kaygılı
ferah
Bol, geniş
ferah
Havadar, aydınlık, iç açıcı
ferah
Sıkıntısız, tasasız, sevinçli olma durumu, sevinme, sevinç, iç rahatlığı, gönül açıklığı
ferah
Havadar, aydınlık, iç açıcı (yer): "Bu kahvenin ferah ve sevimli bir taraçası vardı."- Y. K. Karaosmanoğlu
ferah fahur
Ferih fahur, kolaylıkla, rahatlıkla
ferah ferah
Favorites