ferahı

listen to the pronunciation of ferahı
Turkish - English

Definition of ferahı in Turkish English dictionary

ferah
spacious

Tom's apartment is spacious. - Tom'un dairesi ferahtır.

The children occupied the large and spacious classroom. - Çocuklar geniş ve ferah sınıf işgal etti.

ferah
wide
ferah
capacious

I found the suites capacious, the sofas commodious, the sandwiches copious. - Ben, suitleri ferah, kanapeleri geniş sandviçleri bol buldum.

ferah
refreshing

He made a refreshing walk. - O, ferahlatıcı bir yürüyüş yaptı.

The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors. - Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.

ferah
contentment
ferah
happiness
ferah
relief

This is such a relief. - Bu böyle bir ferahlık.

ferah
ease
ferah
relieved
ferah
roomy
ferah
commodious

I found the suites capacious, the sofas commodious, the sandwiches copious. - Ben, suitleri ferah, kanapeleri geniş sandviçleri bol buldum.

ferah
comfortably spacious
Ferah
(isim) Joy, pleasure, cheerfulness
ferah
contented, at ease, relieved
ferah
richness
ferah
light well
ferah
contentment, relief
ferah
spacious and well-lighted and airy
ferah
open
Turkish - Turkish

Definition of ferahı in Turkish Turkish dictionary

FERAH
(Osmanlı Dönemi) İnşirah. Sevinç
FERAH
(Osmanlı Dönemi) Şen, sıkıntıda olmayan. İç açıcı. Şenlendiren
ferah
Havadar, aydınlık, iç açıcı (yer): "Bu kahvenin ferah ve sevimli bir taraçası vardı."- Y. K. Karaosmanoğlu
ferah
Sıkıntısız, tasasız, sevinçli olma durumu, sevinme, sevinç, iç rahatlığı, gönül açıklığı
ferah
Havadar, aydınlık, iç açıcı
ferah
Bol, geniş
ferah
Sıkıntısız, tasasız, sevinçli (kalp, gönül, iç vb.): "Bugün başım ne kadar dinç, gönlüm ne kadar ferah."- O. C. Kaygılı
ferahı
Favorites