Dan kedinin kötü biçimde çürümüş cesedini dikkatle kaldırdı.
- Dan carefully lifted the badly decayed body of the cat.
Genel ahlak bu kasabada bozulmuş.
- Public morals have been corrupted in this town.
Her nasılsa mesaj bozulmuş, bu yüzden okumadan önce düzelttik.
- For some reason the message text was corrupted, so I restored it before reading.
Her nasılsa mesaj bozulmuş, bu yüzden okumadan önce düzelttik.
- For some reason the message text was corrupted, so I restored it before reading.
Kolay yaşamak savaşçı ruhu bozdu.
- Easy living corrupted the warrior spirit.
Seçmenler bozuk olmamalıdır.
- Voters must not be corrupted.
Diş hekimi onun çürük dişini çekti.
- The dentist pulled out his decayed tooth.
Dişçi çürük dişimi zorla çekti.
- The dentist pulled out my decayed tooth by force.