Herkes yasadışı yabancılar karşı düşmanca bir tavır aldı.
- Everybody took a hostile attitude toward illegal aliens.
Düşmanca bir ortamda hayatta kalmak için bir insan doğaçlama yapabilmeli ve azimli olabilmeli.
- To survive in a hostile environment, one must be able to improvize and be tenacious.
Düşman yüzler tarafından kuşatıldığımı görüyorum.
- I see that I am surrounded by hostile faces.
Düşmanca bir ortamda hayatta kalmak için bir insan doğaçlama yapabilmeli ve azimli olabilmeli.
- To survive in a hostile environment, one must be able to improvize and be tenacious.
Man is a more dangerous foe to man than the elements of nature or animals in the wild.
- Der Mensch ist ein gefährlicherer Feind des Menschen als die Naturkräfte oder die wilden Tiere.
When as brothers we unite, we’ll defeat the people’s foe.
- Wenn wir brüderlich uns einen, schlagen wir des Volkes Feind.
Jealousy is an enemy to friendship.
- Neid ist ein Feind der Freundschaft.
The enemy kept up their attack all day.
- Der feindliche Angriff hielt den ganzen Tag an.