Aynı neticeye vardım.
- I've come to the same conclusion.
O, benim değil senin kararın.
- That's your conclusion, not mine.
Tom ve Bill birbirlerinden bağımsız olarak karara vardılar.
- Tom and Bill arrived at the conclusion independently of each other.
Sanırım alt çizgi budur.
- I think that's the bottom line.
Bir çalışma ile ulaşılan sonuç ayaklarının pis koktuğunu düşünen insanların kötü kokan ayakları vardır; ayaklarının kötü kokmadığını düşünen insanların yoktur.
- The conclusion reached by a study is People who think their feet are smelly, have smelly feet; people who think they aren't, don't.
Ancak uzun bir tartışmadan sonra bir sonuca vardılar.
- Only after a long dispute did they come to a conclusion.
Anlamadan yargıda bulunduğumuz için üzgünüz.
- We're sorry we jumped to conclusions.
Anlamadan yargıda bulunuyorsun.
- You're jumping to conclusions.