The information was quite useless.
- Bilgi oldukça faydasızdı.
It is useless to talk to him.
- Onunla konuşmak faydasız.
When it comes to chocolate, resistance is futile.
- Çikolata söz konusu olduğunda direnç faydasızdır.
His advice is of no use.
- Onun tavsiyesi faydasız.
Nowadays we are apt to forget the benefits of nature.
- Bugünlerde doğanın faydalarını unutmaya meyilliyiz.
The new road will benefit the people living in the hills.
- Yeni yolun tepede yaşayan insanlara faydası olacaktır.
She took full advantage of the opportunity.
- Fırsattan tam olarak faydalandı.
He saw no advantage in waiting any longer.
- Daha fazla beklemekte bir fayda görmüyordu.
A wise person profits by his mistakes.
- Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.
Personal computers are of great use.
- Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.
This book may well be useful to you.
- Bu kitap sana epey faydalı olabilir.
Smoking does much harm but no good.
- Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
It's good for your health to get up early in the morning.
- Sabah erken kalkmak sağlığın için faydalıdır.
Ill-gotten gains never benefit anyone.
- Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
- Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.