I'm just being pragmatic.
- Ben sadece faydacı davranıyorum.
This article analyzes both the benefits and the drawbacks of reducing military spending.
- Bu makale hem askeri harcamaları azaltmanın sakıncalarını hem de faydalarını analiz eder.
There are many benefits to being beautiful.
- Güzel olmanın bir sürü faydası vardır.
He saw no advantage in waiting any longer.
- Daha fazla beklemenin hiçbir faydası olmadığını anladı.
She took full advantage of the opportunity.
- Fırsattan tam olarak faydalandı.
A wise person profits by his mistakes.
- Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.
The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
- Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
Personal computers are of great use.
- Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.
Is eating fish good for you?
- Sizin için balık yemek faydalı mı?
Smoking does much harm but no good.
- Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
Ill-gotten gains never benefit anyone.
- Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
- Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.